Akşam saatleri bana hep hüzünlü gelmiştir. karanlığının yavaş yavaş iteklemesi ile gündüzün aydınlığı , salına salına inat ve eda ile gitmemek, kaybolmamak için adeta direnir .Ardındaki güç , onu büyük bir tazyikle, sınırlarının dışına gitmeye zorlar. Yüreğimde, garip tuhaf bir duygu oluşur , ortalık aniden sakin bir sessizliğe bürünür . Sokaklar bir anda nedense, bana boşalıyormuş gibi gelmeğe başlar. Sokak sakinleri olan kedi köpek bile bir garip duygu travmasına yakalanıp. Belli belirsiz havlama veya miyavlama nöbetine tutulmuş sanırsınız. İler de , çok uzak yerlerden birinin minarelerinden okunan akşam ezanı , adeta bu garip sessizliği yırtar , ve bittiğinde ise , bir gündüz aydınlığı daha, Az sonra zifir karanlığa dönüşecek kirli, koyu bir griliğe terk eder kendini. Ben bu durumu nedense, son dakikalarını yaşayan birinin, sanki can çekişmesi gibi algılarım . Böyle birinin başında , onun ölmesini beklemek bir insan için ne kadar hüzünlüdür. Bekleyen bilir. Oysa gece karanlığı, akşamın kirli gri karanlığından daha da zifir olmasına rağmen, bende bu duyguları uyandırmaz. Bu, ölmekte olan birini beklemekle , ölmüş birini beklemek arasında ki fark gibidir , Ayrıca gecenin kendi rengi ve kendi hayatı vardır. Bana , akşamın sinsi alacalı karanlığının, verdiği korkuyu ve endişeyi asla vermez . Dedim ya akşamın karanlığı sinsi bir suskunluk ve sessizlikle, hayatımıza bir an için girer ve çıkar . İşte bu yüzden akşamın kirli gri karanlığından hiç hoşlanmam. Bu düşüncelerim , sadece bir günün aydınlığı yada karanlığı için değildir ki. Benim yaşantımda, ikirciliklere asla yer yoktur. Bir şey, ya vardır yada yoktur. Bir şeyin ,mesela sını bile kabul etmek istemem. Bir şey ya iyidir ya kötüdür. Bir şey ya olmalıdır, yada olmamamı. Olabilirliği benim hayatımda yoktur, bir şey ya siyahtır ya beyaz . Bence gri , münafık, kaypak bir renk tir. Hayatın da kendine ait şartlarında ve durumlarında her şey net olmalıdır griliklerden ve belirsizliklerden hiç hoşlanmam. İşte bu yüzden, sosyal yaşantımda , karnından konuşanları da asla sevmem , içinden mırılananları da . Ya sus , ya da konuş . Çünkü, sus ki adam sansınlar, veya konuşki ayarın belli olsun. Ya dostumsundur yada düşmanım. Renkler dünyasında da ,en sevdiğim renk beyazdır. Ve benim hayatıma hep beyazlıklar hakimdir. Siyahı tercih ettiğim anlarda az değildir ama asla Gri liği sevmem. Tıpkı akşamları sevmediğim gibi. Son olarak söylemek gerekirse ,Hayatın içinde de , bu griliğin her çeşidini görmek mümkündür . Akşamla başladık insanla bitirelim. İnsanın gri side makbul değildir. Ben onlara brütüsler diyorum. Hani yol arkadaşlarını , dava arkadaşlarını orta yerde terk edenlerden , arkadan vuranlardan bahsediyorum.Hakkı hakim kılmayıp sureti haktan gözükenler,vb gibi . İslam onlara münafık diyor ama şu anki konumuz islami terminoloji olmadığı için bu bahsi diğer mevzu . Ama her halükarda münafık, inkarcıdan daha tehlikelidir. Bu bilinsin yeter. Çünkü brütüsler sizi her zaman daha kolay aldatırlar. Çünkü onlar münafıktır, tıpkı Gri renk gibi .
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder