11/15/2007

Talk Show zordur

ATA DEMİRER’ İN BİTİŞİ

Ben Ata Demireri Son dönemin en kaliteli meddahlarından biri olarak görür, onu ayrı bir yere koyar.Diğerlerinden farklı severdim.Sanki biraz daha halktan biri gibi bir duruşu vardır onun.Uzunca bir zaman Star da korsan tv sini zevkle seyretmiş biri yim. Hele Avrupa yakasında ki Volkan tiplemesi ile onu daha bir takdir eder olmuştum.Abus çehrelerimizde bir nebze de olsa gülümseme yaratıyordu .

Yukarda bu yazıya ılım yapkenMEDDAHkelimesini özellikle serd ettim, her nedense bu son zamanlarda moda olan, (isim) hali ile pek bir benimseyemedim,Ne diyorlarStandap”Sanırım bu şekil veya benim söyleyemedeğim bir başka söyleniş şekli ile , Her ne karın ağrısı ise o tür sonradan yakıştırma tanımları bir türlü benimseyemedim.Bu zatı muhteremlerin, Beyaz,Cem,Y.Erdoğan,vs. tamamının yaptığı işin adı,bu .

Avrupa yakasından ayrıldık tan sonra bir iki programa konuk olmasının dışında onu pek tv lerde göremez olmuştuk.Geçen bir arkadaşım Kanalın birinde (şu an hangisi hatırlayamıyorum)Her ne ise yeni bir program, kotardığını söylediklerinde pek bi sevinmiştim. .

O gece pek bir keyifle geçmiştim tv nin başına,Uzun bir zamandan sonra Ata Demirer’i temaşa edecektim. Sanırım o geceki ikinci programı idi.Doğrusunu söylemek gerekirse ,İlk beş on dakika sabırla izledim ama daha sonraki zamanlarda , O Koskoca Komedyenin içler acısı halini görünce onun adına üzüldüm.Sanırım onun bu programı pek uzun soluklu olmayacak gibi idi. Öncelikle ,misafirlerine yöneltiği sorular, kurmaya çalıştığı dialoglar bana pek bir acemi işi , hazırlanmadannava çıkmış bir öğrencinin halini anımsattı.O an kararımı verdim.Bu iş ata nın yapacağı iş değil .

Be kardeşim !. Sen baksana komedyenliğine , Bu tür programlar senin harcın değil.Okan olsun, beyaz olsun onlar bu formatla tanındılar,Ve ızlarıda iyi laf yapıyor.Senin üzerinden ise acemilik akıyor. Ve programın içindeki duruşun pek bir iğreti idi ,olmadı, Ata olmadı. Hele birde komikli yapmak adına , Mahzunu , ve Emrahı , yine bir vesile ile kullanmakta pek bi ucuz kaçtı.Aklın sıra onları aşağılamak la ,Milleti güldüreceğini sandın,Ben kendi ımdan ikisinden de sanatkarlıkları adına hoşlanmam dinlemem ,Kulaklarım yaptığı müzikten rahatsızlık duyar .

Amma velakin.bu benim onları küçümsemeye hakkım olacağını göstermez.Tam tersi ikiside kendi çaplarında oldukça başarılı olmuş kimseler.Benim ve senin onları,sevmiyor oluşu onları başarısız yapmaz.Beni boş verradan biriyim. Ama bu seni onlar adına haset veskanç yapar. Ve o gece senin sayende,ilk defa ikisine de saygı duydum .

Ya Allah aşkına senin onlardan başka malzemen mi yok. Her parodinde ,İlle bir kere Emrah ile alay etmek zonundamısın. Başka bir tipleme beceremiyormusun.Kardeşim Sen en iyisi tut niyazi beyi kulağından,Kemancı beye üç ,beş sipali ver ,Hatta o falcı teyzeye bile razıyız.Onları al getir seyredelim diycem, ama o gece onlarıda katlettin be ata ,Sadece onlarla kalsa iyi ATA DEMİRER’i de katlettin be güzel kardeşim.Sahi birde neydi o Hacı yatmaz tiplemesimiydi . Sahi sen onun ne yapmak istediğini ne söylediğini hangi marifeti ile mizah katormaya çalıştığını anladınmı .

Bence, o tipi, bir soğukluk abidesi olarak oraya koymuş olmanda seni bitirdi,buz soğukluğunda mizansen sözler vervalar .

Ayrıca Parodilerinde yaptığın Kenef edebiyatından da vaz geç .Seni sevenlere biraz daha saygılı olman bence kendi adına yararlı olur. Geldiğin gibi gidersin.Zaten düşüştesin ama farkında değilsin.Dost acı söyler ama doğru söyler.

10/31/2007

Tevazu Abidesi, bir güzel insan “Güle güle”


Tevazu abidesi, bir güzel insan “Güle güle”

Bu gün Muhterem Erdal beyi kaybettik.Sanıyorum partili yada partisiz bir çok insan bu büyük acıyı yüreğinde hissetmiştir. Yazıya Devam etmeden önce .Kendisine Allah tan mağfiret yakınlarına da sabır dilerim.

Hayatım boyunca Makam ve mevki sahibi insanlardan ya uzak durmuş yada hoşlanmamışımdır, Nitelikleri ve nicelikleri hiç umurumda olmamıştır. (Ne yapalım yaradılışım böyle) ,Ancak Sayın Erdal İnönü ye gelince, O Gönül dağarcığımda,Yerini bulmuş birkaç Zatı Muhterem gibi , adam gibi Adam vasfına Haiz Müstesna Şahsiyetlerden bir tanesi. Üstelik ne solcuyum Nede sol Görüşten zerre kadar haz etmeyen biri olmama rağmen.

Bir İnsanı ,Yüksek şahsiyet,Makam ve mevki sahibi birinin oğlu olması , Saraylarda, konaklarda , yalılarda büyümüş olması , değerli yapmaz, olsa olsa onu doğuştan talihli yapar. Çünkü bu vasıflar da, bize kader tarafından tayin ve takdir edilir. Bunlar kendi gayretimizin eseri değildir.

Kendi gayretimizin eseri olarakda, çalışarak veya okuyarak bir yerlerde irtifa kazanmakta, bir insanı maalesef , erdemli insan yapmaz.Olsa olsa , makam sahibi , yada para sahibi , veya şöhretli yapar.Üstelik bu yerleri işgal edenlerin bir çoğununda ne büyük(düşük) zaafları olduğu bir çok kişinin malumudur.

Bir kişiyi , insani değerlerinin en üst seviyede olması , alçak gönüllülük(tevazu) , tok gözlülük(kanaat ehli). Erdemli olmak , Herkesi sevgi ve saygı içersinde kucaklamış olmak, Ve ne olursa olsun nezaketi elden bırakmıyor olmak..Evet İşte bu ve benzeri vasıflar , insanı , insan yapar. Ve bunların hepsi fazlası ile ,merhum İnönü de mevcuttu.

Sanıyorum 2000’li yıllardı, Bir kamu görevi için Teşvikiye civarında bir yerlerde bulunuyorduk. Araçta o an yalnızdım. Gazete okuyorum.Aracımızın park ettiği mahallin hemen karşı tarafındaki kaldırımda,Bir an Sayın Sevinç İnönü hanımefendi ve değerli eşleri merhum Erdal İnönü,beyefendiyi fark ettim.Başta da belirttiğim gibi kendisine Aynı siyasi görüşü paylaşmadığım halde büyük bir sempati duyuyordum.Bir an tereddüt ettim ama sonra bu fırsatın asla ele geçmeyeceğini bildiğim için , hemen araçtan inip yanlarına gittim,Aramızda şöyle bir konuşma geçti.

-Beyefendi merhabalar, Efendim Bakın ben Siyasi görüş olarak .(...... mensup) biriyim, ama sizi çok seviyorum, Elinizi sıkma şerefini ,bahşederseniz . Çok memnun olacağım .

Beni sabırla dinledikten sonra yüzünde mütebessim bir gülüş Peyda oldu .Gözleri parlıyordu adeta.Sanırım, oda sözlerimden ve davranışımdan memnun olmuştu. Elini uzattığında nezaketen , ben gayri ihtiyari hafifçe bir toka yapmak istedim , ama o elimi önemli bir kişinin elini sıkarcasına kuvvetli bir şekilde sıkmış, eşine dönerek

- Sevinç.... Bak bak !

Diyerek , sanki beni eşi hanımefendiye takdim edip, tokalaşmamızı gösterir gibi idi Yüzündeki o gülüşü ve diğer sözleri ile onere edişini, takdir hislerini asla unutmayacağım.O günlere gelinceye kadar kim bilir kimlerle( Yüksek zevatı muhterem ve muhtereme) tanıştı, tokalaştı . Hepsi de önemli insanlar olabilir, protokol icabı olabilir,siyaset’en olabilir. Olabilir olabilir. Ama belkide ilk defa,sadece kendisini,İnsan olduğu için,ve sevildiği için,Hayatında hiç görmediği ve bir daha da , hiç görmeyeceği biri ile tokalaşmış olmanın keyfini ifade ediyordu bu gülüş. Yüzündeki Tebessümün tarifi bence bu idi. Bu gece televizyonda,eskiden yayınlanmış, bir cami çıkışı basamağa oturup ayakabasını giyerken kayıt edilmiş bir görüntüsünü gösterdiler.

Dedik ya ! yalın ,mütevazi ve erdemli bir insan profili ancak bu kadar olur.Ve o karelerden sonra içim daha büyük bir sevinçle doldu.Allah’ın Rahmeti üzerine olsun Muhterem Beyefendi , Güle güle git, ve gittiğin mekanda, Rabbim yar ve yardımcın olsun...Amin .. 01.11.2007

7/11/2007

Marifetlerim-3

1973.ve 1974 yılları arasında yaptığım dış cephe oyma kaplamaları (Sarı Köşk) ve(S.Ahmet) Babıali Kapısının üst kapı sundurma tavan oymaları tarafımdan aslına uygun olarak yapıldı.Şu anda resimde görünen 1800.lü, yıllara ait bir görüntüsü dür. Enkısa bir zamanda tavan oymalarının bu günki halini gösteren bir resmi koyma umudu ile( Neyse Beş ay sonra çekip koyabildik- Alttaki resim)

7/07/2007

MARİFETLERİM.1



Dile kolay tam kırk seneye (1968 de) yakın bir zaman olmuş bu minik heykelcikleri (oyalı) Yapalı. Bunları yaptığımda ,mesleğe henüz başlamış bir çırak idim . Daha sonra yüzlercesini yapmıştım.Buna ilaveten,Mobilya cılık ta yaptığım dönemlerdeki bir iki parça da gözükmekteKlasik vitrin,Ayna çerçevesi,Telefon Sehpası(tırnak).1983 Senesinde memuriyete başladığımda bana eskiyi hatırlatan bu ve benzerlerini yakıp yok ettiğimi sanıyordum.Ancak Oğlum (ressam Kubilay doğuş) her nasılsa bunları(Heykelcikleri) saklamayı becermiş .Seneler sonra, Ortaya çıkarttı daha doğrusu bana resimlerini çekip verdi. Şu an emekli sayılırım, eski aletlerim hala duruyor. Sanıyorum bundan sonra,benim için güzel bir emeklilik uğraşı çıktı.Bakalım,Bunca ( 24 sene) aradan sonra ortaya bir şeyler çıkarma becerisini gösterebilecekmiyim .Bende merak ediyorum



MARİFETLERİM-2

Ve biraz da ahkam keselim.

**************

Yaşantım boyunca yaptığım her şeyi Önce kendim için yaptım.Meslek hayatımda da bu böyle idi.Yaptığım İş önce beni manevi doyuma ulaştırmalıydı.Oyduğumeserlerİ(Oyma-heykel) bitirdikten sonra oturur saatlerce seyreder, Kim için yaptı isem sonra Teslim ederdim.İşin akçeli tarafı benim için daima bahsi diğer önemsiz bir konu olmuştu. Yaşantım boyunca maddiyat benim için yaşamımı sürdürebilmem için sadece bir araçtı.Para kazanmak asla yaşam amacım olmadı.Dün öyle idi bu gün de böyle.Yarında aynen sürecek. Yazdığım eserlere gelince ..ki . yazanlar gayet iyi bilir.Ele aldığınız bir konu, bir olay, hikayesi bitinceye kadar sarıp sarmalar sizi. Farkında olmadan yaşadığınız dünyanın dışında bir dünya kurarsınız kendinize. Yalnız çıktığınız (yazı)serüvenine birde bakarsınız bir sürü karekter, şahsiyet,olay, dahil olmuştur. Üzerinizde yük ırlaşmış.Başka bir şey düşünemez hale gelirsiniz. Stresiniz artar ve devamlı bir gerilim içinde hissedersiniz kendinizi,ve tabii olarak bu durum insanın,uyku, beslenme alışkanlıklarını bile etkiler.Her ne ise Bu durum genellikle son noktayı koyuncaya kadar böyle sürüp gider.Bence bir romanın yada hikayenin son final sayfasını yazmak kadar keyif verici bir şey olamaz.Hal böyle olunca . Bütün bunları yazarken ve bittiğinde almış olduğu huzur verici bir durumu hangi maddi akçe getirisi ileyaslayabilirsinizki. Hülasa tüm bu yazdıklarım biz amötörler için(Belki sadece benim için) Profesyonellere gelince onlar hakkında ise sanırım söz bize düşmez.

Not:

Muhtelif zamanlarda yazmış olduğum Romanlar.Hikayeler. ve şiir kitaplarım

7/03/2007

BLOG LARI SEVİYORUM



Blogları ve Blog cuları Seviyorum

Burası öyle bir alemdir ki , alabildiğine özgür hissedersiniz kendinizi ,Siz tüm dünyayı izlerken tüm dünyanın da( izin verirseniz) sizi izleme imkanı vardır. Ancak kim için olursa olsun, özgürlükler sınırsız olmamalıdır. çünkü bizim özgürlüğümüz ve sizinki , bir başkasının sınırlarında biter.Orada onlarınki başlar . Ta ki.. onunki de başkasının sınırlarına dayanana kadar. Bu alemde seviye ve sevgi arıyorsanız ön koşul, sizinde sevgi dolu , saygılı , seviyeli ve nezih olmanız gerektir.

Geçen gece can sıkıntısından bir yemek sitesine girdim.Baktım ki Blog'un ismi bildiğim bir başka yemek Blog'unun ismi ile çağırışım yapıyor.Merakımdan,birazda can sıkıntısından olacak.Blog sahibine bu nazire ninin nedeni ni sordum.


Günümüzde birbirine aşina kişiler bile, yine birbirlerine selam vermekten kaçınırken. . Bu gece yarısı e mail imi dolaşırken ,Hanımefendinin cevabi yazısını gördüm.oturmuş ,üşenmeden hiç tanımadığı birine izahatlar verme gereği duymuş . Ya..! insan bir hoş oluyor. Sanki kırk yıllık bir ahbabtan haber alırmış gibi hissediyor kendini.


Ve gecenin bir vakti o ruhsuz cansız PC nin başında , kendinizi yalnız hissetmiyorsunuz. İşte o makine parçası konuşan bir ruh haline geliveriyor.
Uzaklarda çok uzaklarda, o güne kadar varlığından bile haberdar olmadığınız bir kişinin, nezaket gösterip sizi cevaplamasından güzel ne olabilir

Kıyamete kadar bir araya gelme şansı bulamayacağımız bir sürü düzeyli insan ile karşılaşma , sohbet şansı, bilgi alış verişi.,vs.v s. Bunlar ne güzel şeyler. Ah şu teknolojinin nimetlerini bir de iyi yöne kullanmayı becerebilse bazılarımız. Sanal alem ne güzel,Dostluk lar ne hoş olurdu.Lütfen önce seviye , saygı. ve dürüst olmayı elden bırakmayalım...ki Muhattaplarımız da zaten kendiliğinden öyle olurlar...Ne verirsen onu alırsın


6/26/2007

AĞLARIM DA......GİDERİM DE


EMEKLİLİK HAKKINDA DİYECEKLERİM VAR

Annesi gelin olacak kızını, üzgün görünce demiş ya . “Üzülme kızım, madem bizden ayrılmaya dayanamayacaksın.Bizde seni gelin etmeyiz, olur biter ”. Kız korku dolu gözlerle anasına Şöyle bir , bakmış .Olurmuuu........!Ben hem ağlar hemde giderim anam .

Bizimki de o hesap , 25 yılı gün sayıp gecirerek,Hatta bir gün emekli olmanın hayali ile yanıp tutuşurken , İşte o gün geldi çattı ,Üstelik altı ay kadar geçiyor.E.. gelinle ne alakası var demeyin Öyle İşte.. İnsan bir burukluk hissediyor , yıllarca o günü bekle vegün geldiğinde de karar verememe durumu ile karşı karşıya kal.Gitsemmi .. kalsammı ! durumu yani .

Ancak neticede Yaş geçiyor. senelerde akıp gidiyor.. insan henüz eli ayağı tutuyorken. Biraz da kendi benliğine, kendi ruhuna zaman ayırmalı. Ertelediği şeyleri maddi yada manevi zevkleri yaşamalı . Bu gidişin(dünyadan) bir daha dönüşü yok.

Gerçi bu karar (ayrılma) öyle sanıldığı kadar kolay verilmiyor, insan bir daha bir vazife ile iştigal etmeyeceği fikrini düşününce, kendini anadan üryan kalacakmış gibi bir duyguya kapılır gibi oluyor ama .Dedik ya işte, hem ağlarım hemde giderim durumu söz konusu.

Ben 40 sene boyunca bıkıp usanmadan iş , iş diye çırpınan insanlara ve hala devam etme azminde olanlara acıyorum demezsem ikiyüzlülük yapmış olurum.Allah tan , devlet 65 inden sonra kapı önüne koyuyor da . Onların bu asalaklığına bir son veriyor.Yoksa maazallah 100 yaşına kadar çalışır bunlar. Gidin de gençlere yer açın.

Ancak Bu arada istisnai durumlar, değerler, ve kişiler varki . Bunlar konumuz dışı. Tenzih ederim cümlesini.Hülasa, Kendi iç Dünyasında yapacak işi olan için, bordrosuz yaşamak güzeldir.

AKEDO- 27.Haziran-2007Çarş

6/25/2007

ŞARKÖY LİMANI.Sulu boya çalışması

Şarköy de bir gece manzarası (AKEDO) Bir sulu boya çalışmam

6/20/2007

Kara Kalemim


Bir Karakalem çalışmam-Cami ve Bostan sokaklar (Kariye-Edirnekapı)

6/17/2007


NETEKİM Bende Resim yapacağım

PİCASSO YAPTIKTAN SONRA .

ELHAMDÜLLİLLAH..
30 sene aradan sonra ,Resim çalışmalarına başladık sayılır. Bizim " Paşamızdan" neyimiz eksik. O'da emekli bizde emekli olduk sayılır.Ha Sahi ..! bide Picasso denen adam var hani kargacık burgacık şeyler çiziktiriyor.Paşam haklı O ne o öyle .Çizdiği Adamların ağzı bir yerde burnu başka yerde .Bildiğim kadarı ile bir "" bile yok. Varsada, sanırım mabadını ensesine memesi ni Bilmem nereye sokuşturmuştur , zaar..Peh PİCASSO imiş, (+) , benim şiir, hikaye ve roman denemelerim var. heykel ve oyma buna dahil değil.Eh! ilerde kendi sesimle kayd ettiğim MP3 leride ekleyince sanıyorum.Kendime ayıracak boş zamanım bile olmayacak.. Bende Resim Yapacağım.Çok şükür ;-)


Not Yanda , henüz taslak aşamasındaki bir resmim mevcut.Bitince tamamınıda koyarız.Netekim..!

Söyleşi,sitem ve şiir

Merhabalar..!
Ne kadar düzenli olursak olalım,yinede evimizin bir köşesinde kullanmaya yada atmaya kıyamadığımız ,başkaları için anlamsız olan bir takım ıvır zıvır şeyler elbette bulunur.Örneğin yazmayan bir dolma kalem,kulpu kırık bir kupa veya fincan,Yada takımı çoktan bozulmuş tek kalmış bir sandalye ,vs.vs.yani listeyi uzattıkça uzatabilir ,sayfalara bile sığdıramayabiliriz. Hülasa ne demek istediğim sanırım anlaşılmıştır. Başta belirttim , başkaları için anlamı olmayan ama bizim için anlam ifade eden yaşanmışlığı olan ve değerini asla kimsenin ölçemeyeceği bir takım şeyler. Çünkü onlar madde olmaktan çoktan çıkmış bizim için mana,ve manevi değer arzeden ve o maddesel yapı içinde,Bin bir hatıra ve anlam taşıyan yaşayan organizmalardır. Bizim geçmişle aramızda görünmez köprülerdir onlar.Ve bakmasını bilirseniz,Sizinle konuşur onlar.Evimdeki büfenin en mutena köşesinde ucu kırık bir dolma kalem bulunur ve ona her baktığımda, çoktan rahmeti rahmana kavuşmuş çok sevgili birini hatırlamadan edemem,hediye olarak aldığım gün ki , sevincim, ve verenin, benim mutluluğum ile bahtiyar oluşu. Nice geceler dolma kalemimle ak sayfalara,düşen kapkara harflerle bir şeyler çiziktirip,dertleştiğim, paylaştığım kederlerim sevinçlerim,aşklarım, Elbette buraya kadar yazdıklarım benim hislerim ve düşüncelerim,Herkez aynı duygu içinde olması gerekmez ,genelleme yapmak istemem. Belki romantik bir yapı da bir insan olmam hasebi ile ilişkili olduğum her duruma bir anlam yüklemeye çalışan biriyimdir.Buraya kadar yazdıklarım bir fikir yazısı, bir deneme yani bir nesir yazı ,Nazım olarak ta geçmişte yazmış olduğum 370 adet şiirilerimde hayatımın muhtelif kesitlerini aktarmaya çalışmıştım. Yani yazılmış her şiirim yaşanmışlığı olan canlı birer imgedir benim için. Bu yüzden şiire bakışımda hayata bakışım doğrultusundadır.Ben şiirlerin de, oturulup şıpın işi yazılmasından yana değilimdir.Şiirlerde bana göre, şairin hayatının içinden imbiklenip ve rafine edilerek aktarılmış duygular olmalıdır.Özelini bire bir anlatmasa da , Müstearen böyle olmalıdır. Ama maalesef günümüzde bunu uygulayan çok az insan olmasına ragmen Bizim ülkemizde nerede ise üç kişiden biri şairdir.Evet mektup yazma becerisi bile gösteremeyen kişiler şairliğe soyununca . Bu yüzden elime geçen her şiire biraz dudak büküp şüphe ile bakarım. Benim burda yaptığım gibi, başka biride bu kadar malumat furuşluk yapınca , onun yazdıklarına da şüphe ile bakmak elbetteki kaçınılmaz olmalıdır.

***********************************************************







6/16/2007

Penceremden yansıyanlar-1


Edirnekapı- kariye(semtin) Müze-den muhtelif görüntüler ve İlana yahov'a ait kumda resim çalışması ve ardında görünen bendeniz