5/28/2014
Klişe T.C ciler
“SOMA” Sakızı Çiğnemek Moda Oldu
3/30/2012
.
10/25/2010
DİJİTAL ÇAĞIN CAHİLLERİ
Vizontele filmini izleyenler bilir, Cem yılmazın canlandırdığı karakter.. (adı neydi şimdi unuttum) her ne ise , Onun, film içinde bir repliği vardır, "Zeki Müren de bizi görecekmi" diye.. Öylesine bilgiç, ama bir o kadarda saf bir eda takınmıştır . Söylediği , belki o zamanlar için komik bir şey değildi, ama bu gün için en azından güldürmese de hafif bir tebessüm ettiriyor . İşte nereden geldi ise o aklıma takıldı . Bir an için üzerinde düşündüm , Çocukluğumu.. o radyo denen şeyin, toplumun tek eğlencesi olan o sihirli kutuyu. Bende mini minnacıkken az merak etmemiştim acaba içinde birimi var diye . Nerdeen nereye , gerçektende bu gün için, hemen hemen herkezin elinde bulunan, küçük sihirli kutular telefonlar, kompütürler(Bilgisayarlar) kameralar sayesinde bizi onlara gösterdiği gibi onları da bize göstermiyormu.bizim onları duydugumuz gibi onlarda bizi duymuyormu . teknolojinin bu gün için sayamaya imkan olmayan o kadar çok marifetleri var ki anlatmakla bitmez . Bunlar işin eğlence yada iletişim tarafı, ya bilgi mevzuu. İşte orada beş dakika durup bir düşünmek lazım . Biz toplum olarak her şeyi eğlenceye aldığımız için .Bu teknolojik nimetler bize bir iki numara büyük geliyor. Sizde çevrenize bir kulak verin , Allah aşkına çevrinizde kaç kişi, bir bilgisayarın başına geçipte , bilgi edinmek, öğrenmek için yararlanıyor . Varsa yoksa chat (msn) muhabbetleri , okey,tavla ,kağıt oyunları .vs oynamak . Bumudur yani . bu bence teknolojiden yararlanmak değil ona ihanet etmekten başka bir şey değildir. Tabii bu arada, birde sosyal paylaşım sitesi olan Face book , ondan bir iki kelam ile de olsa ,bahsetmeden olmaz . Gereği gibi kullananlara bi sözümüz yok, eyvallah , Geçen bir arkadaş övünerek bahsediyor . benim 240 arkadaşım var diye...Güldüm ve sordum , kaçını tanıyorsun kaçı ile konuşuyorsun ,Tuhaf tuhaf yüzüme baktı. Ne söylemek istediğimden bi haberdi çünkü . Onun için sayının çokluğu önemli idi , gerisine gerek yoktu. Tabii aslında face book denilen o sitenin neden, hangi amaç için kurulduğundan bir haberi yoktu ki . ilk çıktığı yıllarda , bizde merak salıp üye olmuştuk . Malum kullananlar bilir birini dürtmek diye bir tabir vardır. Hanımefendinin biride bizi dürtmüş , ismine cismine baktım çıkartamadım . Nezaketen , kısa bir not attım .. Keşke atmasaydım ,Yok Onu nereden tanıyormuşum , niyetim kötü birimiymişim vs tarzında bir sürü serzenişte bulundu . Yahu kadın beni dürten sensin ,yani sayfamı merak edip yoklayan sensin , sonrada trip niye yaparsın . Her ne ise gerekli cevabı hakkettiği şekilde zaten aldı . Bu arada yıllar sonra rastladığım bir iki arkadaşımada ,ben kısa bir msj, selam vs teşebbüsünden sonra ,Hiç birinden yanıt alamadım . üstelik bazılarıda kendilerini gizlediler bir daha görmeyeyim diye.Şimdi gülermisin ağlarmısın . Bizdeki şark kafası ise sosyalleşme işte böyle sağlanıyor . Haa bu arada, F.Book da birbirleri ile haberleşenlerin büyük çoğunluğuda zaten sabah akşam birbirini gören tipler . Nerden mi biliyorum . Çünkü benim çevremde de her gün gördüğüm bazı arkadaşlar ,zaman zaman ısrarla , sayfana çağrı yaptım neden kabul etmedin diye hesap soruyorlar . Tam bir komedi yani . Velhasıl kelam dün, radyoda bizi göreceklermi diye soran kişiye tebessüm etmek hoş görülürde , bence bugünkü dijital çağın cahillerine kahkahalarla gülmek bence az bile gelebilir .
6/25/2010
kelebek etkisi
- kelebek federasyonu başkanının "iyi (A.... K), kanat da mı çırpmıycaz, havada yakalayıp koleksiyonlara katmasını biliyosunuz ama değil mi " diye isyan ettiği felsefe
- kelebeklerin uyuz olduklari devlet ve milletleri, helak edip firtinaya tutmak için bilinçli olarak orda burda kanat çırpmaları sonrasında gelen etki.
4/01/2010
HATIRALAR VE AŞKLAR
HATIRALAR VE AŞKLAR
Hatıralarımız , bir ağacın toprağa köksalmış dalları gibidir . Nasıl ki köksüz bir ağaç, kof ve çürümeye , hatta yıkılmaya mahkümsa, Ve canlı kalması mümkün değilse ,hatırası olmayan birinin yaşaması mümkün değildir.Daha doğrusu ruhen(1 )yaşaması mümkün değildir. Belki ,beden olarak hayatıyetini sürdürür , ancak o da makeniye bağlı yaşamak zorunda olan bir hastadan farkı olmaz.Tabii bunada yaşamak denirse . Hatıra deyince sanılmasınki, bu sadece geçmişimizi kaplayan bir olgudur .Şu an tüketteğimiz bir saniyenin ardında kalan şeyde , bir hatıradır.Hatıralar bizi biz yapan olgulardır .İnsan oğlunun zaman makinesine binmeden geçmişe(maziye) gidebileceği tek araçtır hatıralar. Bir an için ,kapayın gözünüzü çocukluğunuzdan, aklınızda kalan bir şeyi hatırlamaya çalışın.. Gördünüzmü ne kadar kolay...Kimbilir şu an kaç kişi, kaç sene geriye doğru bir yolculuk yapmıştır. Belki Ati de (gelecekde) yolculuk içinde bir şeyler söylemek gerekir ama şu an konumuz o olmadığı için orayı es geçiyorum . Geçenlerde, genç bir arkadaşım bana dert yanıyor , (Geçmişte sevgilisini ecelle yitirmiş biri idi). Uzun zaman yüreği bomboştu , yıllar sonra , yeniden birine aşık olmuştu , şimdiki sevgilisi nedense ona geçmişteki ölen sevgilisini hatırlatıyormuş.Ona baktığında onu görür gibi olduğunu hissediyormuş. genç kızı gördüğünde tıpkı eskiden olduğu gibi yüreği heyecanla çarpıyor . Bir türlü aklından onu çıkaramıyormuş. Uzun yıllardır kadınlarla bir çok olumsuzlar yaşadığı içinde genç kızın yanına yaklaşıp bir türlü hislerini anlatamıyordu. Korkuyordu red edilmek onun için çok büyük bir yıkım olacaktı . Benden akıl istedi .Mektup yaz dedim. Tabii bizim gibi nesli tükenmiş bir fosilden akıl almağa kalkarsa benim verebileceğim, akıl da bundan(mektuptan) başkası olamazdı .Uzatmayalım genç delikanlı sözümü dinledi ve mektubu yazdı, Eh ! postacılık meselesi ise bize ihale edildi.Bir kaç gün sonra yanıma geldiğinde yüzü asıktı .genç kız oğlanın mektubuna cevap vermişti , ancak bizim delikanlı bir hata yapıp genç kıza , geçmiş sevgilisinden bahs ederek , kendisine baktığında onu görür gibi olduğunu yumurtlayıvermiş. Bu sebebten dolayı ona deli gibi aşık olduğunu anlatma gafletinde bulunmuş. Anlaşılan genç kızdan gelen cevap hiç ummadığı gibi olmalı ki yüzü asıktı , Çünkü genç kızın cevabı aynen şöyle idi.” Şahsıma değil..Ne olursa olsun her kadın özel olmak ister, başkalarının bıraktıkları acılara teselli olarak görülmek değil. Hele de beğendiği biri tarafından ise en yaralayıcısıdır.” Genç kızın cevabını defalarca okudum, Ne yalan söyliyeyim ben bir şeyler yazarken içinden çıkılmaz muammalar katmaya bayılırım ifadelerime , isterimki birazda okuyan bu manaları kendi bulsun kendi çıkarsın isterim, eğer muhattabı istemediğim bir cevap vermeğe yeltendiğinde ise bana kıvırma payı kalsın içindir bu. Benim yazılarımda yaptığımı şimdi o yapmıştı. Ne demekti şimdi bu..? mektubun başına (Şahsıma değil) şerhi koymak.ve sonra başka bir kadına benzetilmekten dolayı alınganlık göstermek. Ne tarafa çekersen çek, durumu söz konusu idi . Ve son cümlesinde de ,yine bir karmaşa vardı,(Hele de beğendiği biri tarafından ise en yaralayıcı sıdır)Peki bu ne demekti . Delikanlıyı beğendiği içinmi, alınmıştı.Yoksa , Delikanlının kendisini beğendiği halde başkasına benzetmesinimi anlatmak istiyordu. (O çocuğa gelen mektubu 4 ay evvel okumuştum o gün çözemedim, aradan onca zaman geçti hala çözebilmiş değilim Oysa o günden bu güne yüzlerce bilmece çözen ben..Şu iki satırı analız etmekten aciz düştüm..:-)Şu kadınlar anlaşılmaz varlıklardır diye ..boşuna konuşmamış atalarımız ya ! O da başka mesele) Genç arkadaş üzgün , mahzun ve melul melul yüzüme bakıyordu .Üzülme bakarız çaresine dedim.Şimdi beni iyi dinle ,Aslında geçmişte yitirilmiş birine benzetilmek , bir kadın için yaralayıcı değil öğünülmesi gereken durum olmalı idi , gerçektende öğünülmesi gereken bir durum.Çünkü biz erkekler eğer birine deli gibi aşık olmuş ve onu öldükten sonra bile unutamıyorsak bu bizim geçmişe olan bağlılığımızı değil,sevgimizin,aşkımızın yüceliğini gösterir.Aşık olanlar bilir.. kişinin sevdiceği , dünyanın en muhteşem insanıdır, O en güzeldir ,o en kusursuzdur. o ne derse doğrudur, Yeryüzünün Hiçbir kadını onu yerini tutamaz, dolduramaz . Bir aşık bu ve benzeri vasıfları yükleyerek bir kadına aşık olur. Gözü dünyada başka Hiçbir kadını görmez.Aslında bütün bu söylediklerim , bir kadına yüklenen vasıflar değil gerçekte , aşkın kendisine yüklenen misyonlardır .Şimdi senin geçmişte böylesine sevdiğin kişi öldü ve dünyayı terk etti , Ve bir zaman sonra ,yüreğindeki ateşte onla birlikte küllendi ve söndü .Sönmek zorunda idi çünkü bu kaçınılmaz . Oysa ,Senin ona olan aşkın hakkında hissetiklerinse ,Bölük pörçük anılar demetinden başka hiç bir şey değildi , ve sen bunun farkında değildin.Eğer bu günki genç kız bu ateşi yeniden tutuşturdu ise bu geçmişin zaferi değil.Bu kıza duyduğun aşkın zaferidir.Çünkü insanlar ölür ama aşklar ölmez ..Elbise değiştirir. Geçen sefer Bu elbiseyi “Mazide Hanıma” giydirmiştin, bu gün ise, o elbise yi “Atide Hanım” giyiyor durum bundan ibaret.O yüzden genç bayan arkadaşının gösterdiği alınganlık, onun duygular hakkındaki acemiliğinden ve kıskançlığından kaynaklanıyor.Üstelik demin söylediğim gibi, geçmişte aşık olduğun kadın için ,. dünyada hiçbir kadın, onun yerini alamaz dercesine sevdiğin halde .Bu gün yeniden başka birine aşık olmuşsan bu günki kadının öğünmesi için ortada o kadar çok sebebi varki .O da , sana cennetten gönderilen huri gibi saymalı kendini .. Bu , onun ne kadar muhteşem biri olduğunu gösterir. İşte bu söylediklerimi kağıda döküp ona gönderebilirsen sanırım durumu bir nebze olsun düzeltme ihtimalin var.Genç delikanlı sözümü tuttu ve anlattıklarımı kağıda dökme becerisini gösterdi . Umarım bir netice alır... ki alacağını umuyorum. Çünkü O (genç kızda) mektubuna “Her ne kadar şahsıma değil” deyip şerh koymuş olsada, “ “Hele de beğendiği biri tarafından”Cümlesi ile bir açık kapı bırakmayıda ihmal etmemişti, tabii ne kadar inkar ederse etsin.O da boş değildi..Gelelim yazımızın başındaki hatıralar mevzuuna ,Yinede insan oğlu hatırasız yaşayamaz dersekte , sadece hatıralarla da yaşanmıyor . Bizim arkadaşımızın hatıralarında yaşattığı aşk ise aslında onun geçmiş sevgilisi ile yaşadığı aşkı hatırlaması değil.Gerçek Aşkın çerbezesini asla hatırından çıkaramamış olması idi , Her zaman söylerim , AŞK BİR ELBİSE GİBİDİR, MAŞUK KİME GİYDİRİRSE AŞIK OLUNAN O DUR , KİŞİLER SADECE BİRER OBJEDİR. kişiler ölür Ama Aşk'lar Asla , Çünkü bu dünya Aşk sebebi ile yaratıldı . Bütün mesele gerçek Aşk'a ulaşabilmektedir.Söyleyene değil söyletene bakmak gerekir.Gerisi lafı güzaftır .
02-04-2010-AKEDO-04.42
İstanbul
3/23/2010
GERİDE KALANLAR
Yapayalnızım Odamda
Etrafa göz gezdiriyorum.
Tüm eşyalarım yerli yerinde
Ben onlara, onlar bana bakıyor
Dile kolay , elli koca yıl ,ve dahası
Onca möble, bir o kadar mefruşat
Kitapları sayamıyorum nedense
Beş on değil , belki yüzlerce istiflemişim
Şu an, aniden çekip gitsem
Hemde dönüşümsüz bila istisna
Umursamaz arzı alem
Ne ilk nede son gidenim
Hayıflanır belki , çok yakın canlarım
Birkaç gözyaşı , bir kaç eyvah
Ama en çok kitaplarım, ağlar ardımdan
Okunmaktan mahrum boynu bükük
Ve, en çok onlar, yalnızlıktan kahırlanır
Üzülmeyi hatırlayabilsem oralarda
Belki bende onları özler, bende ağlardım
Gitmek hiç koymuyorda ,
İşte en çok buna yanarım
**************************
28.şubat-2010-16.58- AKEDO