12/08/2008

Hafızayı Silmek, Bazen İyidir



BİR HEZEYAN HİKAYESİ

Çalışma masamın başına geçtiğimde parmaklarım klavyenin üstünde adeta dondu kaldı. Kafam karmakarışıktı . Oysa az evvel geçmişe ait yüzlerce enstantene gözlerimin önünden geçiyordu yazacağım yazıya konu olma aşamasında idi. Oysa şimdi,klavyenin başına geçtiğimde ise durum çok daha farklı bir hal aldı .Biraz önceki görüntülerin hepsi bir anda kaybolmuştu . Birbirinden bağımsız,hiç bir anlam içermeyen yüzlerce farklı konu kafamın içinde cirit atıyordu. Derinlere dalıp, hepsini kafamın içinde sıraya dizmeğe uğraşıyordum ama nafile bir türlü bir ucunu bulup yazıya başlayamıyordum . Bir an içinde bulunduğum anı bile unutmuştum. Hangi zamanda idik , ben nerede idim. Şu ana kadar hayatımdan neler geçti ,neleri yaşadım,Henüz daha neleri yaşamak için bir azmim vardı ,yada yaşamdan neler beklediğime dair hiçbir fikrim yoktu.Tek hatırladığım , giderken yanağıma kondurduğun minicik bir busenin ıslak sıcaklığı idi. Ve aynı zamanda oda da bıraktığın parfümünün kokusu idi , hayret hala aynı kokuyu duyar gibi oldum bir an . Duyar gibi olmak ne kelime halada aynı koku beni mest etmekle meşgul. Hani karanfilin o şuh ve baştan çıkartıcı kokusu vardır ya onun gibi bir şey işte , Belkide menekşe idi. Her ne ise işte .. Dün ikindiden sonra beni aramış. “İstanbula yolum düştü seni görmek istiyorum müsaitmisindemiştin ya. Bende “evet demiştim , hemde nasıl müsaitim, senin için dünyanın en önemli işini bile ertelerim .. seni bekliyorum hemen gel demiştim.” Demiştim de o dünün üzerinden sanki asırlar geçmiş gibi oldu ve sen bir türlü gelmek bilmedin . Yoksa aradığın gün, dün değilmi idi. Yoksa önceki günmü idi ,yada ondan önceki , ondan da önceki günmü idi. Ne fark ederki , başta da dedim ya sen gittin gideli ,zaman mefhumunu yitirdim ve hatırımda kalan tek şey yanığıma kondurduğun busenin , bana verdiği hüzünle karışık bir gidişin burukluğu idi. Evet hatırımda kalan tek şey o ve odamda bıraktığın kokunun rahiyası . Senden sonra evlendim bir kızım oldu . Çok hoş da bir karım . Mutlumuydun diye soracak olursan. Bir şikayetim yoktu , zaman hükmünü icra etmiş aileye karışmamın gerekliliğini her kez söyler olmuştu. Sanki benimki biraz zorlama gibi idi.Yani bir erkeğin ya da bir kadının aileye karışmasının gerekliliğinin getirdiği bir mecburiyet deyip geçelim. Mutluluğa gelince o bahsi hiç açma , sence nedir ki mutluluk. Varmı sence yada başkalarınca bunun bir tarifi. Mutluluğun tarifini kim yapabilir ki. Dedik ya..! bir şikayetim yoktu diye. Galiba benimde, zaman zaman sevinçli ve coşkun günlerim olmuştu. Şimdi ki duruma gelince , o günden geriye, ne kızım kaldı nede eşim. Galiba üç sene oluyor bir otobüs felaketinde ikisinin de bu alemden terki diyarı. Yani şimdi ikisi de yoklar tıpkı seninkiler gibi. Ben onları da duydum.Oğlun ve kocanın seni burada bi başına yapayalnız bıraktıklarını . Ne tuhaf değil mi. Yani yaşam çok tuhaf . Sanki onlar,yani seninkiler ve benimkiler fazla geldiler bu aleme , yada bizi tekrar baş başa bırakmak için ansızın bir gün çekip gittiler. İşte hayat, zaman ve kader böyle bir şey , insana yeşilçam sinemalarının iç bayıltıcı senaryoları gibi karmakarışık hikayeler ile dolu bir hayat yaşatıp, gene sinsice bir köşede bekleşip duruyor .Gerçektende böylesine elim bir hayatı yaşamış ve geride bırakmış olabilirmiyiz . Yoksa tüm bunlar , başka yaşanmış acıklı hikayelerimizin, Satırlara dökülen farklı iz düşümlerimidir .Tut ki ,tüm bunlar sana yada bana olmadı ve ben hezayan içindeyim, ve satırlarıma karabasanları davet edip .Birazda kendi kendime acımış olmanın tatmininin farklı şekilde yansıması diyelim . Öyle yada böyle , peki bunların benzerini yüzlerce insan farklı bir dram olarak yaşamıyormu ,Böyle hayatlar yokmu dünya sahnesinin üzerinde . Hadi söyle bakalım ömür bir çağlayan gibi akıp giderken gözlerimizin önünde , hüzünler mi ağır basıyor mutluluklar mı. Ve bir kez daha düşün, şimdi hala diyebilecekmisin. Beni yeniden her hatırlayışında hala ilk günün heyecanı içinde karşılıyorsun ve neden beni coşku ile kucaklıyorsun diye. Ve Hala suçlayabilirmisin,Seni her hatırlayışımın bana bunca mutluluk veriyor oluşunu. Çünkü elimde onlardan başka sevgi ye ait canlı ve yaşayan hiç bir şey kalmadı ki. Sakın suçlama , neden hafızanda benden başka bir yaşanmışlığa yer bırakmadın ve hepsini sildin diye. Çünkü ruhumda hiç bir şey senden fazla yer işgal etmedi. Ve hiç bir şey senin kadar beni mutlu etmedi. Tekrar soruyorum, beni hala bunun için suçlayabilecekmisin. Neyse en iyisi bunu buraya geldiğinde sana sormak galiba. Kalkıp kapıya açayım. Çünkü az önce pencereden gördüm geldiğini . Hoş geldin Sefalar getirdin . Ve ne çabuk geri döndün diye sorarsam , sakın şaşırma . Çünkü az önce bu mekandan çıkıp gitmiş gibisin. Oysa gönlümden hiç çıkmadınki . Sana göre on koca yıl geçmiş olabilir, bu senin fikrin . Bilmezmisinki , Zaman izafi ve görecelidir.Ve zaman, eğer geçmişi hatırlayıp idrak ediyorsan vardır. Bana gelince , İnsan bazen ayakta kalabilmek için zaman zaman hafızasında hatırlamak istemediklerini resetlemeli öyle değilmi . Evet ben şu anı yaşıyorum ve şu an hayat devam ediyor. Geçmiş elimizden su gibi kaydi , gelecek ise elimizde değil . Çünü yarın olup olmayacağımız ise belli değil O halde , An şu an... gerisi yalan.